>"hotel room"

>

bir miro olsun, bir picasso, goya (dali’yi saymıyorum, nedense öteden beri pek sevmem resimlerini), bütün bu ispanyol ressam abileri seviyoruz, beğeniyoruz lakin galiba en çok edward hopper resimlerini yakından görücem diye seviniyorum. Madrid’deki Thyssen-Bornemisza Müzesi’nde dört tane eseri varmış. bir tanesi de sayfada gördüğünüz Hotel Room.
 
resimdeki kadın yalnız görünüyor, pek çok hopper resmi gibi melankolik bir havası var ama bence kadın yalnız değil, sevgilisiyle seyahat ediyorlar, adamın işi varmış erken çıkmış odadan, odanın bizim görmediğimiz köşesinde onun da eşyaları var, akşam kadını yemeğe çıkaracak, kadın o saate kadar odada aylaklık ediyor, tam giyinmeye hazırlanırken yanında getirdiği sürükleyici polisiyeye gözü takılmış, dur birkaç sayfa okuyayım demiş ama bir türlü elinden bırakamamış. gerçi kitap sürükleyiciymiş ama kadının gözleri bazen okuduğu kitaptan, yerde duran dans ayakkabılarına takılıyormuş. kimbiler belki ilk kez geldikleri bu şehirde geçirecekleri ilk gecede dansa da giderlermiş…

7 thoughts on “>"hotel room"

  1. >elif,bu "iyimser birisin" cümlesini son günlerde daha sık işitir oldum :) ya iyice polyanna'ya bağladım, ya da etrafımdakiler aşırı kötümserleştiklerinden öyle görünüyorum. hopper hüzünlüdür doğru dedin, benimki resme birazcık umut yüklemek isteyen başarısız bir denemeydi. hem zaten madrid'de yakından baktım, elindeki kitap değil broşür gibi ince bir şeymiş. dansa filan gitmiycekler, kız sevgilisini terk etmiş, otele yerleşmiş, yakın bir zamanda yeni bi ev bulması gerek. odada tek başına vakit geçirirken bulduğu sıkıcı bir broşüre bakıyor, öylesine.

  2. >Denize girmek için otelin plajına inmiş ama dışarısı çok sıcak, başına ağrılar saplanmış, geri dönüp, odanın serinliğine sığınmak istemiş. Broşür almış, akşam hava serinleyince ne yapabilirim diye düşünüyor. Ama bir yere de gitmek istemiyor. Migren var bu kadında.

Leave a comment