gez gez, nereye kadar?

zagreb, ürgüp, eskişehir seyahat duraklarından sonuncusunu da yazarak, gezi yazılarına bir ara vereyim diyorum. nasıl olsa bi süre buralardayım.

– ilk kez bir tur programıyla seyahat ettim, bi arkadaşımın tavsiyesiyle seçtik, hesaplı da geldi. perşembe akşamı hareket ettik, pazar öğleden sonra da istanbul’a dönüş yoluna çıktık.

– açıkçası tura kimler katılıyor diye biraz endişeliydim, ya çok geveze olurlarsa, ya gereksiz bi samimiyet çabasına  girilirse diye ama yok, korktuğum gibi olmadı, herkes kendi halinde takıldı. gerçi ilk akşam otobüste arkamızda oturan kadınların etraflarındaki insanların hastalıklarını, ölümlerini yarışır gibi anlatmaları “eyvah” dedirtmedi diyil… Biri babasının anevrizma geçirdiği ile başladı, karşısındaki bi arkadaşının annesinin alzheimer babasına beş yıl baktığını söyledi. sonra diğeri bizim bilmem kim kanser oldu dedi, diğeri de diyalizli bi hikaye anlattı, bu atışma kalp yetmezliği, ülser vs diye devam etti :)

– yolculuk başında rehberimiz program hakkında bilgi verdi, geçmişteki turlardan matrak hikayeler anlattı derken ben uyumuşum :)

– üç gün boyunca ürgüp ve civarında ne kadar gezilecek yer varsa gidildi, peribacaları, kiliseler, yeraltı şehri, seramikçiler, şarap mahzeni, taş işleyen bi atölye, halıcı, kuruyemişçi.

– yöreye özgü testi kebabı lezzetliydi, kuruyemişçiden aldığımız kabak çekirdeği, siyah üzüm ve üzüm suyundan yapılan köftü adlı bademli/fındıklı tatlı sucuk nefisti.

– burayı okumadığına güvenerek ablamın pek iyi bir seyahat yoldaşı sayılmayacağını söylemem lazım. birini en iyi yolculukta tanırsınız derler ya, hakkaten öyleymiş. açık büfeye sinir oldu ve her öğünde bunu dile getirdi, niye açık büfeymiş, self servismiş, set bi menü olsaymış, cam kenarına hep o oturdu, artık ben isyan edip bugün de ben oturayım demesem öyle gidecekti, her yere birlikte gidip, herşeyi birlikte yapmak konusunda ısrarcıydı, ben uyumak istiyorum mesela akşam yemeğine kadar, nolucak tek başına inebilir havuza diy mi, yok illa ben de gidicem… neyse…

– aslında turist olmaktan, turistlere yönelik hazırlanan şeylerden hoşlanmıyorum ama kapadokya’da bu beni rahatsız etmedi, rehberimiz epey bilgiliydi, tek başına gezsek bi sürü şeyi kaçıracakmışız onu gördüm. bavulda kuruyemişler, yörenin üzümünden yapılmış şarap, avanos’taki çömlekçiden alınan buzdolabı mıknatısı ve zilyon tane fotoğrafla geri döndüm :) fotoğraflardan bi seçmeyi flickr’a koydum, bu sefer “nedir senin bu gizem olayın neo?” denmesin artık diye bi turist ömer karesi de ekledim.

-buyrunuz efendim fotoğraflar:
http://www.flickr.com/photos/21753746@N06/

6 thoughts on “gez gez, nereye kadar?

  1. . eskiden, tuhaf bir kapadokya maceram olmuştu, ama senin gördüğün yerlerin çoğunu görmemiştim sanırım, hatırlamıyorum. dalga geçiyoruz bu tur’lu seyahatlerle ama bence fena da bir gezi şekli değil.

    . abla denilen şahıs öyle oluyor; mecburlar sanırım buna, hepsi öyle;)

    . ne vardı! diye bakan, bıçkın turist ömer pozunu çok sevdim.

    . bitti mi tatil mevzusu şimdi? eylül de filan bir yerlerde toplantı olsa da gitsen, sonra yazsan:) senin zagrep yazından ilhamla belki oraya gideceğiz. ama benim mide sorunum var ya, pek dışarda yiyemiyorum. mutfağı olan bir pansiyon-ev biliyorsan orda, çok iyi olur neocum. bend e araştırıyorum.

    öpüyorum çok, sevgiler.

  2. pericim,

    bu yaz için tatil mevzuu bitti gibi görünüyor, denizli, plajlı bi tatil istemiyor canım, hem üşeniyorum hem soğudum biraz… son birkaç yaz hep böyle bi “fırtınalı” geçti, tatsızlıklar oldu, ardından tatillere gidildi falan, yaz tatili öyle bi yer etti hafızamda, heves kalmadı, belki gelecek seneye… adada ev kiralayan arkadaşlarım var, onlara haftasonu giderim, sapanca’da toti hanım her zaman bekler :) öyle işte.

    zagreb’de şehir merkezinde bi otelde kaldık, pansiyon-ev seçeneğini bilmiyorum ama oradaki arkadaşlara sorarım, kesin bi yerler tavsiye ederler.

    ben de çok öptüm, sevgiler.

  3. a-ha, gene ada sohbeti! bu evi çok seven arçil, benim taşınma önerilerime hiç sıcak bakmıyor da bir tek ada ya taşınmaya evet, diyor.. vapur saatlerine de bakmış, okuldan ada ya buraya gelmekten daha az vakit harcarmış. benim için şahane olur tabii. ama dershanesi var, bir şirkette staja başlayacak… bilemedim. insan dünyayla bağlantısız iki kişi olunca her öneriye sıcak bakabiliyor. geçen gün gazetede polonya ve macaristan daki üniversitelere lise diplomasıyla kayıt yaptırılabileceğini okudum. arçil’e, söyledim. işte, eskişehir’e de taşınabiliriz, varşova’ya da, kim tutar bizi:)

    zagrep konusunda zahmet edeceksin, ama çok iyi olur neo’cum. umarım zagrep’e gideriz, çok hoş anlatmıştın.

    sevgiler.

  4. Ben de tur gezilerine şüpheli yaklaşırım Neo, sanki olmazmış gibi, hesaplı kitaplı, şamatalı gelir bana. Fakat sen şimdi diyorsun ki, oluyor, hem de pek güzel oluyor. Eee, tamam o zaman, aklımın bir köşesinde dursun bu bilgi, belki böyle bir gezi programına katılırım ileride bir zaman.
    Fotoğraflarını çok sevdim, teşekkürler buraya koyduğun için, fotolardan öğreniyorum ben dünyanın güzelliklerini;p Gizemli Neo, Conrad fotosuyla tarihe karışmıştı canım, unutma;) Yine de sen hep, içinde senin de olduğun fotolar koy lütfen buraya, konuştuğum kişiyi görmek hoşuma gidiyor benim.
    Ben en çok ablanın bloğunu okumama ihtimaline şaşırdım. Gerçek mi yoksa ironi filan mı var bu lafta? Ne bileyim ben deli gibi meraklıyımdır, hele aileden biri bir şeyler yazıyorsa, onu okumama gibi bir durumum yoktur. Tabii, kendim için konuşuyorum fakat yine de tuhaf geldi, hani beraber tatile çıkıyorsunuz filan ya, anne olsa (bilgisayarla ilgisi olmayan annelerden -benim annem- bahsediyorum) şaşırmam da;)

    Neyse, asıl mesele ben de yakında ablamla tatile gideceğim sanırım, sadece ikimiz! Bakalım nasıl olacak?;)
    Çok sevgiler.

  5. periciğim,

    ben de adada yaşayanlara çok özeniyorum, her gün şehre gelmek gibi bi zorunluluk olmasa neden olmasın? tabiy, sırf ada diyil, sizin seçenekler çok genişmiş :)

    yarın yazacağım zagrep’tekilere, e-mailleri ofiste kalmış.

    sevgiler.

    ***

    justinecigim,

    valla gidiliyormuş turla, belki bizim şansımıza iyi geçti, rehber, tur, diğer katılanlar denk geldi. tek başına katılanlar da vardı, onları görmek de ayrıca hoşuma gitti.

    ironi yok, ablamın internetle ilişkisi “anne düzeyinde” :) e-mail gönderiyorum, günler sonra iki kelimeyle cevap veriyor. boşver, böyle iyi, atıp tutuyorum bak :)

    sana iyi tatiller diliyorum ablanla, iyi oluyor iyi, ben biraz serbest takılmaya alışmışım herhalde, biraz da ondan şikayet ettim.

    iç sıkıntım geçti bugün biraz, sen de daha iyiyim demişsin, ama sesindeki o alıştığım ve sevdiğim cıvıltı yok sanki? gönül ferahlıkları diliyorum sana, o somut dertler güzelce çözülsün tez zamanda inşallah.

    öptüm.

Leave a comment